Sosyal Uygunluk, markaların ticari ürünlerinin ham maddesinin temininden, son tüketiciye gelinceye kadarki tüm aşamalarında faaliyet gösteren işletmelerin, kamu yararına olan uluslararası, ulusal ve yerel tüm kanunlara uygun davranmalarının yanı sıra sosyal, fiziksel ve çevre koşullarını da kontrol altına almak demektir. Dünya ülkelerinin değerlendirme kriterleri arasında yer alamaya başlayan sosyal uygunluk ükemiz içinde önem taşımaktadır. İhracat yapmak ve isteyen firmalarımız karşılarında sosyal uygunluk barajı ile karşılaşmakta ve uygunluk için gereklileri sağlamaktadırlar.

Çevresel Sürdürülebilir Kalkınma” kavramı, “gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilecek kalkınma” olarak tanımlanmaktadır. Bir başka deyişle, insanla doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları sonuna kadar tüketmeden, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına imkan verecek şekilde bugünün ve geleceğin yaşamını ve kalkınmasını programlama anlamını taşımaktadır. Sosyal yapı, ekonomi ve çevre sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının temel üç bileşenidir. Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı, bir ülkenin bütün ekonomik ve sosyal politikalarının çevresel politika ve stratejileriyle bütünleştirilmesi sayesinde ancak hayata geçebilecektir.

Sosyal uygunluğun önemli içeriklerinden biri çevre kirliliği ve çevresel sürdürülebilirlik, doğal kaynakların sürekliliğinin sağlanması anlamına gelmektedir. Kaynakların kullanım düzeyinin bu kaynakların kendini yenileme hızını; salınan kirleticilerin oranının, doğal kaynakların bu kirleticileri işleme tabi tutma hızını aşmaması gerekmektedir. Biyo-çeşitliliğin; insan sağlığının; hava, su ve toprak kalitesinin; hayvan ve bitki yaşamlarının korunması da çevresel sürdürülebilirlik içinde yer almaktadır.

Çevreyi koruma, çevreyle uyumlu olma ve sürdürülebilir çevre için geliştirdiğimiz

ÇEVRE YÖNETİMİ YAZILIM PROGRAMI

 ile çevresel etkisi olan tesislere  destek sağlamaktayız.